Yazar arşivleri: Ercüment

Ercüment hakkında

2003 yılında PCWORLD Dergisinde Web Designer ve Teknoloji Editörü olarak görev alan Ercüment Büyükşener, 2004 yılında tamamen internet üzerinde konumlandırdığı “Hayal Akademisi” yeni nesil iletişim hizmetleri markasını hayata geçirdi. 2005 yılına kadar sektöründe öncü firmalara dijital projeler hazırladı. 2005 yılında birçok dizüstü bilgisayar markasına da elektronik reklamcılık ve dijital iletişim alanında proje danışmanlığı yapmaya devam etti. İnternet girişimciliğine 2006 yılında başlayan Büyükşener, SONY markasından bağımsız olarak oluşturduğu Kulüp VAIO Türkiye markasını, 2007 yılında SONY Avrupa’ya kabul ettirerek, projesiyle 21 ülkeye örnek gösterildi. Söz konusu proje ile uluslararası bir başarıya imza atan Büyükşener, hâlen SONY Avrupa’da bir sosyal medya projesi olan Club VAIO operasyonu ülke yöneticisi olarak görevini sürdürmektedir. Büyükşener, Sony’deki uluslararası görevi dışında; dijital iletişim alanında PR, Reklam ajanslarına ve markalara kendi şirketi üzerinden “Sosyal Medya Danışmanlığı” hizmeti vermektedir. Büyükşener’in ofisten tamamen bağımsız, mobil ofis anlayışıyla, hizmet veren Hayal Akademisi şirketindeki kurucu ortaklığı ise halen devam etmektedir. Akademik alanda ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü ve Yüksek Lisans Programına bağlı bir şekilde “Sosyal Medya ve Dijital İletişim” derslerini “Öğretim Görevlisi” ünvanıyla 2011 yılından bu yana vermektedir. Profesyonel iş hayatının yanı sıra “Sosyal Medya, Marka Toplulukları, Dijital İletişim ve Yeni Çağın Meslekleri” konusunda üniversiteler başta olmak üzere birçok seminer, kurultay ve workshopta konuşmacı olarak yer almıştır. Kişisel blogu olan http://www.ercument.org ‘ta sektör ve kişisel tecrübelerini yazmaktadır.

İçerikten Önce İçerik Stratejisi Yaratın!

Content-Marketing-HomeSon zamanlarda markaların dijital yaratıcı içerik konusunda büyük bir savaş içerisinde olduğunu görüyoruz. Özellikle son döneme damgasını vuran video tüketimi ve sayısal veriler, markaları bu yönde harekete geçirmiş durumda. Yaşanan bu duruma bir video içerik savaşı da diyebiliriz. Fakat tam bu noktada atlanan ve içeriğin yolculuğunu etkileyen önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.

Markalar dijital içerik yaratırken bunu bir fikre, platforma, kampanyaya ve popüler içerik formatlarına dayandırarak yapıyorlar. Fakat bir içeriğin hak ettiği değeri görmesi için fikirden, kampanyadan, platformdan ve popülerlikten aldığı güç yeterli olmuyor. Bu noktada dijital içerik üreten markaların, içerik stratejisi olmadığı ve bu yüzden sadece ürettikleri içeriğe odaklandıklarını gözlemliyorum. İçeriğe odaklanılmadan önce gerçekten üretilecek içeriğin bir anatomisinin oluşturulması gerekiyor. Sadece içeriğe odaklanılan bir iletişimde ise içeriğin stratejisi ve iletişimin büyük resmi eksik kalıyor.

İÇERİĞİN YOL HARİTASI İÇERİK STRATEJİSİNDEN GEÇİYOR

Bir araba ile birden çok yere gidebilirsiniz, ancak nereye, ne zaman ve hangi yoldan gitmek istediğinizi bilirseniz, yolculuk amacına, siz de istediğiniz yere ulaşırsınız.  Aynı durum dijital içerik için de geçerli. Bir içerik stratejisine sahip olmadan yarattığınız içerikler ile dijital dünyanın derinliklerinde binlerce yere ulaşabilir, herkesin sizi gördüğünü zannedip birkaç saniyede tüketilen ve bir daha hatırlanmayan bir içerik olarak bu derinliklerde savrulabilirsiniz. Eğer bir içerik stratejiniz yoksa gerçekten ulaşmak istediğiniz tüketiciye görünür ve kalıcı olduğunuz konusunda şüphe duymalısınız. Bu yolculuğu anlamlı ve geri dönüşü verimli hale getirmek için 3 perspektifte kendinize sormanız ve cevaplamanız gereken sorular var…

1- İÇERİK OLUŞTURMADAN ÖNCE SORUN

İçeriğimin mesajı nedir?
Akıllarda bırakmak istediğiniz ve bir cümleyle sizi hatırlamalarını sağlayacak mesajınız nedir?

İçeriğimin hikayesi nedir?
İnsanlar sıradışı, mizahi ve duygusal hikayeleri seviyorlar. İçeriğinizin böyle bir hikayesi var mı?

İçeriğim hangi kimlikle yola çıkacak?
Bu içerik markanızın kimliği altında mı yayılacak? Yoksa markanızdan bağımsız bir dijital kimlik daha doğru olabilir mi?

İçeriğimin iletişim tonu nasıl olmalı?
Ne kadar samimi ve karşısındakini yansıtıyor? Tüketiciyi hikâyenin bir parçası haline getirmek için hangi dili kullanıyorsun?

İçeriğim kiminle temasa geçecek?
Peki, bu içeriği kim görmeli? Hedef kitleden önce hedef bireyi tanımlıyor musun? Bireylerin ortak özellikleri üzerine bir değer segmentasyonun var mı?

2- İÇERİĞİ OLUŞTURURKEN SORUN

Paylaşımı kolay mı?
İnsanlara tek bir tıklamayla paylaşabilecekleri bir ortam sunuyor musun? Peki bunu sosyal ağların dışında da paylaşabiliyorlar mı? Paylaşmayacaksa bile tekrar istediğinde hızla ulaşabilmesi mümkün mü?

Tüketmesi kolay mı?
1 dakikayı aşkın videolar, karmaşık görseller, uzun cümleler. Artık 140 karakterin okunduğu, 15 saniyelik videoların izlendiği dijital ekosistemde içeriğinin gerçekten sadeleştiğine inanıyor musun?

İlgi çekici mi?
İnsanların dikkatini çekmek için onların duygularına dokunuyor musun? O duyguların doğru seçildiğine ve hedefindeki kişilerin ortak duygusu olduğuna inanıyor musun?

Tüketiciyi yansıtıyor mu?
İzleyen, okuyan, bakan ve dinleyen kişi o içerikte kendini görüyor mu?

Etkileşime açık mı?
Tüketicinin fikirlerine, beğeni veya eleştirilerine karşı etkileşim kapısını açık tutuyor musun? Bu etkileşime cevap verecek gerçek zamanlı çalışacak bir ekibin var mı?

Zaman ve Platform Çizelgem Hazır mı?
Oluşturulan içeriği hangi gün, hangi saatte, nerede paylaşacaksın? Peki, bu tercihlerinin hangi kriterlere göre doğru olduğunu düşünüyorsun?

3- İÇERİK YAYINLANDIKTAN SONRA SORUN

Detaylı ve Anlık Ölçümlüyor muyum?
Genel itibariyle sadece birkaç metrik üzerinden (kaç kişiye ulaştık, kaç kişi tıkladı, kaç kişi baktı ve gördü gibi) oluşturulan sonuçlarla başarılı bir iletişim yapıldığına inanılıyor. Ancak bu birkaç ölçüme kriterini çoğaltarak daha iyi bir süreç ve sonuç almak mümkün. Kaç kişi baktı, kaç kişi tıkladı demek yerine; kim, nerede, ne zaman, nasıl, ne hissetti, nereden geldi, beğendi mi, maliyeti nedir? Gibi soruları çoğaltarak anlık ve detaylı ölçümlemek içeriğinize olan bakış açınızı genişletecektir. 

Rakamların Yanı Sıra Duyguları Ölçümlüyor muyum?
Özellikle dijital dünyada insanların bıraktığı izlerin sadece rakamsal verilerden oluşmadığı ortada. O zaman rakamların yanı sıra insanların içeriğinize karşı yarattığı duygusal izleri de ayrıştırmak ve bunları ölçümleyerek içeriğiniz özelinde bir duygu haritası çıkarmak mümkün. Böylece markanız için duygulardan rasyonel sonuçlara daha iyi bir tablo görebilirsiniz.

Ölçümleme Sonuçlarını Bir Sonraki İletişimim İçin Kullanıyor muyum?
Aslında her ölçümleme o anı yansıttığı gibi gelecekten de izler taşır. Bu noktada geleceği planlarken bir önceki iletişimin ve içeriğin rakamsal, duygusal sonuçlarını mutlaka bir sonraki planda kullanmak gerekiyor. Bunu yapmadan çıkılan her içerik yolculuğu her seferinde sıfırdan öğrenmeyi ve zaman kaybını beraberinde getirir.

ve en önemli soru…!

Tüm bu soruların cevapları hangi amaca ve amaçlara hizmet edecek? Bu sorunun cevabı ise sadece sizde!

YOLCULUĞUNUZU İYİ PLANLAYIN YOLDA KALMAYIN

Sorularınızı içeriğin kişiselleştirilmesine ve hedeflere göre çoğaltmak mümkün, ancak yukarıdaki soruların doğru cevapları doğru bir içerik yolculuğuna çıkmanız için gerekli içerik stratejinizin başlangıcı diyebiliriz. Tabi bu sorulara verilen yanlış cevapların da bir o kadar yanlış bir yolculuğa çıkmak anlamına geldiğini de unutmamak lazım.

Yola her zaman çıkılır, yol bizi mutlaka bir yerlere götürür. Önemli olan bu içerik yolculuğunda nereye, ne zaman ve kiminle gitmek istediğinizi iyi tespit edebiliyor olmanız. Bu yüzden iyi içerikten önce iyi bir içerik stratejiniz olması tüm yolculuğu değiştirecektir.

İyi yolculuklar 😉